Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MURAT YILMAZ

Açlık grevi: Sorunu çözmek mi yönetmek mi?

Problem, esasen PKK'nın ne zaman ve ne şartla silah bırakacağına ilişkin bir kararının olmamasından kaynaklanıyor

12 Haziran 2012 seçimlerini takiben PKK'nın silah bırakması için yürütülen müzakerelerde Abdullah Öcalan'ın "anlaşma sağlandı" dediği gün, PKK'nın Silvan'da askeri bir birliğe saldırması ve Demokratik Toplum Kongresi'nin Diyarbakır'da "Demokratik Özerklik" ilan etmesiyle başlayan çatışma dönemi, PKK açısından başarısızlıkla sonuçlandı. PKK, bu başarısızlığı örtmek, tabanı diri tutmak ve devre dışı bıraktığı Öcalan'ı yeniden devreye sokmak amacıyla hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlüleri açlık grevine yöneltti.
Açlık grevinin siyasi talepleri anadilde savunma hakkı, anadilde eğitim hakkı ve Abdullah Öcalan'a tecridin kalkmasıydı. Anadilde savunma zaten AK Parti kongresindeki 63 maddelik reform paketinin içinde yer alıyordu. Anadilde eğitim hakkı, liselerde seçmeli Kürtçe dersi ve üniversitelerde Kürt dili bölümlerinin açıldığı bugünlerde siyaseten tartışılan bir konu. Öcalan'ın tecridi ise bir tür muamma. Çünkü Öcalan, PKK kendisini dinlemediği için Silvan saldırından sonra kendi kendini tecrit etmiş durumda. İşin tuhafı, Öcalan'ın ailesiyle görüşmesi BDP/PKK çevrelerince istenmiyordu.
Abdullah Öcalan'ın verdiği mesajla, açlık grevleri ölümler olmadan sona erdi. Böylece Öcalan'ın tecridi de, bir ölçüde kalkmış oldu. Ancak şu sorunun cevabı henüz bulunmuş değil. Açlık grevlerinin Öcalan'ın talimatıyla sona ermesiyle Silvan saldırısı ve Diyarbakır'da ilan edilen demokratik özerlik öncesine mi dönüldü? Yeniden Öcalan üzerinden müzakereler başlayabilir mi? PKK, bu müzakerelere ve silah bırakmaya hazır mı? Yoksa PKK, devrimci halk savaşı stratejisinin başarısızlığını örtmeye mi çalışıyor? "Geleneksel kış ateşkes"lerinden birini daha mı hazırlıyor? Bu şekilde güvenlik kuvvetlerinin baskısını azaltmak ve kış üstlenmesine rahatça geçmek mi istiyor?
Çatışma döneminde siyaseten yok olmanın eşiğine gelen BDP, son gelişmeleri tarihi diye nitelendirerek hükümete çağrıda bulunuyor. Lakin PKK'nın "devrimci halk savaşı stratejisinden" vazgeçtiğine, muhatabın Öcalan olduğuna ve onu dinleyeceklerine ilişkin bir açıklama yok. Buna karşılık, hükümet Başbakan dâhil olmak üzere müzakerelere açık olduğunu defaatle söylüyor. Öyleyse problem nerede?
Problem, esasen PKK'nın ne zaman ve ne şartla silah bırakacağına ilişkin bir kararının olmamasından kaynaklanıyor. Silahla siyasileşen PKK kadroları, silahsız bir siyasileşmeyi göze alamıyorlar. BDP ve siyasi kadrolar ise PKK'nın silahlı vesayeti altında siyaset üretemiyorlar. Buna bir de Suriye'deki istikrarsızlık eklenince, PKK yanlış bir hesapla Türkiye'yi alt edeceği yanılgısından kurtulamıyor. Bu yüzden de PKK, sorunu çözmek yerine muhayyel başarıya kadar sorunu yönetmek istiyor.
Problemin diğer ayağında ise, Kürt sorunun çözümü ve PKK'nın silahsızlandırılması hususunda AK Parti'nin muhalefet tarafından yalnız bırakılmış olması yatıyor. CHP bu konudaki bazı çıkışlarına rağmen, AK Parti'nin güvenebileceği bir ortak olarak görünmüyor. BDP ise kendisinin muhatap olmadığını söylüyor.
Öte yandan AK Parti, bu bahisteki bütün riskleri üstlenebilecek güçte ve konjonktürde değil. Çünkü önümüzdeki dönemde sırasıyla mahalli idareler, Cumhurbaşkanlığı ve TBMM genel seçimleri var. Üstelik bu dönem, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın genel başkan olarak son dönemi. AK Parti'nin kurucu kadrolarından çok önemli isimler bir dahaki dönemde AK Parti listelerinden milletvekili ol(a)mayacaklar. Dolayısıyla AK Parti seçimleri kazanmak bakımından genel kamuoyunu düşünmenin yanında, parti içi iktidar ve yeniden yapılanma sürecini de düşünmek durumunda. Bu bağlamda AK Parti ve Başbakan Erdoğan da "sorunu çözmek yerine, yönetmeyi" tercih edebilir. Sonuç olarak açlık grevinin sona ermesinin başlı başına Silvan saldırısı öncesine dönmek anlamına gelmediği söylenebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA